14 Haziran 2011 Salı

Tersini Düzünü

Hazır kesim bir pantolon&ceket iş birliğinin peşine takılmış gidiyorum. Üzerine düşünmemek, öteledikçe ötelemek, kaçınılmazı uzaklaştırmıyor. Alternatif ürettiğimde gülüyor insanlar, potansiyeli olan her firar fikrime "saçmalama" diyorlar. "Bir sınava girdin ve kararını verdin" ; hayatının zor dönemlerinden biriymiş, konsantre olamıyormuşsun, gerçekleri algılamak için fazla çocukmuşsun, kimin umurunda... Adına yol dedikleri bir labirentin içinde koşturtuyorlar beni. Gülüyorum bazen ama çokça yoruluyorum. İlerleyememek zulmediyor beynime yoksa karanlıktan zarar gelmez bana. Uyanıyorum, demirden korkan ben; anlamsız işler treninde hangi vagona otursam aynı etkiyle karşılaşacağımı biliyorum. Belirsizlik arttıkça susuyorum, ki kelimeler neyi aydınlatmış bugüne kadar?

Daha iyi olacağına dair bir belirti yok. Kaldı ki daha iyi olacağına dair bir umudum da yok. Her gün yeni bir karar vermem gerekiyor. Bir gün önce aldığım karar bir sike yaramış gibi ertesi gün yeni bir seçime zorluyor hayat. Kararları erteliyorum, çünkü emin olmayarak aldığım her karar eninde sonunda elimde patlıyor. Okulların yarım gün olduğu karne günlerini özlüyorum. Tasa uzun zamandır misafir bu kentte... Siktir olup gitmesi için ne yapmam gerekiyor bilmiyorum ama biraz daha gitmezse, kendini yola vurmayanı Bangbros otobüsüne kendi ellerimle bindirmezsem adam değilim. Zaten adam da değilim ama orası ayrı bir şarkının hikayesinde gizli...

Bazen fişi takmak geliyor içimden, gitmesi uzun sürmese de önüme bakmaya çalışıyorum. Gördüğüm manzara midemi bulandırıyor. Etrafımda bir sürü çocuk var, hayatla ilgili hiç bir boktan haberleri yok. Arkamda bırakacağım bir sürü var. Çocuklaşamayanlara sinirleniyorum. Çocuklara da sinirleniyorum. Ruh halim düzlüğe çıktığında haberiniz olur merak etmeyin. Kibrim, zihnimdeki yaraların üstünü kapatacak düzeydeydi hep. Buradan sonrası ne sizi ne de beni alakadar ediyor. Yarısını alın gidin işte.