10 Kasım 2014 Pazartesi

Celda 211

İki ay kadar önce Aytek'in ısrarları, sonra da İzi'nin liste aklıma sokmuştu filmi. Keşke bu kadar bekletmeseymişim. İzlemeyenler yine fotoğrafın altına inmesin, küfür yemeyelim.















Prison Break'in ilk sezonunda bir gardiyanın rehin alındığı, Sara'nın köşeye sıkıştığı efsane iki bölüm vardı. 6 ve 7. bölümlerdi galiba. Onun içine siyaset, devlet, etik, diziyi filme çevirecek ne varsa eklenmiş hali Celda 211.

İlk 15 dakikasının verdiği keyif tarifsiz. Zaten tüm film o tempoyla gitse uğruna din kurulur bu filmin, tapanlar olur. Bir Le Trou ya da Shawshank değil ama onlarda olmayan gerilim bu filmde var. Ters köşenin kralı. Filmin başı ile sonu arasında karakterlere bakışımın bu kadar değiştiği başka film hatırlamıyorum. Hapishanedeki ilk saniyelerde adımlarına bile dikkat edecek kadar naif adamın; bir gecede ailesi için kulak kopartıp kafa kesen birine dönüşmesi normalde epey saçma bir senaryo olurdu. Ancak filmde hapishane ortamı, şiddet öyle bir açıklanmış ki Juan aksi şekilde davransa garip gelirdi.

Sona bıraktım, Malamadre... Dayı sen naptın böyle be. One day in Europe'ta, finalde koyduğumuz Deportivo'nun taraftarı rolünde izlemiştim daha önce. Hayatının rolü diye bir tabir varsa her oyuncu için, Luis Tosar'ınki kesinlikle bu rol. Film bittiğinden beri sesi kulaklarımdan gitmiyor.

0 yorum: